Atriyoventriküler düğüm fonksiyonları normal olan ve bu düğümü baskı altına alan bir ilaç kullanmayan AF’lu hastalarda ventrikül hızının yüksek olduğu bilinmektedir. Bu durum, hastlarda çarpıntı ya da efor kapasitesinin kısıtlanması gibi semptomlara yol açmasının yanısıra özellikle hipertrofik kardiyomiyopati, hipertansiyon ya da mitral darlığının eşlik ettiği hastalarda önemli hemodinamik bozukluklar da yaratabilmektedir.
Ventrikül hızının kontrolü için, akut atak sırasında olduğu gibi, uzun dönemde de ilk seçenek beta blokerler, nondihidropiridin türevi kalsiyum kanal blokerleri ve digoksindir. Beta blokerler, özellikle sempatik aktivite sırasındaki ventrikül hızı artışlarını kontrol etmekte önemli yere sahiptirler. Bu amaçla nadolol, propranolol, metoprolol ve atenolol çeşitli çalışmalarda denenen ve etkinliği gösterilen beta blokerlerdir. Nondihidropiridin türevi kalsiyum kanal blokerleri de kalp hızını hem istirahatte hem de efor sırasında düşürürler. Negatif inotropik etkileri nedeniyle kalp yetmezlikli hastalarda dikkatle kullanılması gereken bu ilaçlar, beta blokerlerin sakıncalı olabileceği obstrüktif akciğer hastalığı varlığında seçkin bir yere sahiptir. Digoksin, kalp yetmezliğinin eşlik ettiği AF’da ilk tercih edilmesi gereken ajandır. Ancak, efor sırasındaki ventrikül hızını kontrol etmekte yetersiz kaldığından sıklıkla diğer ilaçlarla kombine edilmesi gerekir.
AF’lu hastalarda önemli bir problem, optimal ilaç tedavisine rağmen, kalp hızlarının gün içinde zaman zaman çok artarken, zaman zaman çok düşmesi ve senkop ya da presenkopa neden olan uzun duraklamalar olmasıdır. Bu durum ilaçların doz ve uygulama şekillerinin değiştirilmesi ile düzeltilemiyorsa kalıcı kalp pili takılmalıdır.
Hız kontrolü için bahsedilen farmakolojik yöntemler, bazı hastalarda yan etkiler nedeniyle kullanılamamakta ya da etkili olmayabilmektedir. Özellikle önemli sol ventrikül fonksiyon bozukluğuna bağlı kalp yetmezlikli hastalarda sıklıkla beta blokerler ile kalsiyum kanal blokerleri tolere edilememekte ve digoksin de kalp hızının kontrolünde yetersiz kalabilmektedir. Bu durumlarda atriyoventriküler düğüm ablasyonu ve kalıcı kalp pili takılması uygun bir alternatif tedavi yöntemidir. Bu yöntemin hastalarda sol ventrikül fonksiyonlarında iyileşme yarattğı, yaşam kalitesini yükselttiği ve bu etkileri önceden sanıldığı gibi mortalite artışına yol açmadan gerçekleştirdiği gösterilmiştir. Paroksismal AF’lu hastalarda iki odacıklı, kronik AF’lu hastalarda ise tek odacıklı kalp pilleri takılmalıdır. Paroksismal AF’lu hastalarda AF’u önleyici algoritmaları olan kalıcı kalp pilleri tercih edilebilir.